7 Ağustos 2011 Pazar

Yazmaktan Aciz, Yazmaya Muhtaç

Ne kadar sinir oluyorum yazmak isteyip yazamayınca. İçim sıkıntılar içinde, dökülmeye ihtiyacı var ama elim bir türlü gitmiyor klavyeme. Şunu fark ettim kendimde; yayınlayacak isem yazılarımı her şeyimi anlatamıyorum, tam olarak dökülemiyor içimdeki her şey.Diyeceksiniz ki yayınlama o zaman.Onu da istemiyorum herkes bilsin ki içimdekileri rahatlayayım istiyorum.Ee o zaman diyorum ne olacak yaz gitsin, sonra diyorum olmaz dökemezsin ihanet edersin içine.Nasıl yeneceğim bunu inanın bilmiyorum. Alelade bi' yazı olmasın istiyorum yazdıklarım ama yine de her seferinde kendime kızmaktan öteye gitmiyor çoğu.Zaten hepi topu ne kadar yazım, şiirim var ki? Var mıdır bunun bir hal çaresi bu durumun, yok mudur bana öğretecek olan?

26 Haziran 2011 Pazar

Uzun zaman oldu yaz(a)mayalı.Bir şeyler eksik kaldı sanki bir yerlerde ya da gerçekleşemedi bir çok hayal.Gelemedi hüzünler dile gelemedi.Gelişi güzel yazma mevsimi geldi galiba gönlüme, hazan geldi.Yine susuyorum susmak zorunda kalıyorum dökülüvermiyor kelimeler içimden.En iyisi ben sözü üstadına bırakayım da çekileyim hazanda dökülen yaprakların arasına.




Aşabilsem boğulmalarını ömrümün
Bir çocuk havliyle geçsem sevgisiz ıssızları
Yüzün cephesine koştur beni
İsyan eşiğim toprak kayıyor içim

Cahit ZARİFOĞLU

3 Mayıs 2011 Salı

Yuvadan Uçan Kuş Dönmez Geri.

Zormuş kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmek...
Öyle aile yanındaki gibi olmuyormuş.En zoru da acılarını, sıkıntılarını, fikir sancılarını anlayacak biri yanında olmadan öğrenmekmiş hayatı.
Evden çıkan bir daha eve dönemiyormuş bunu da anladım artık.Her geçen yılın seni, evinden bir parça daha kopardığını düşündükçe gözyaşlarına engel olunamıyormuş.Her gidenin arkasından hiç olmadığın kadar sulu gözlü yapıyormuş hayat, insanı.Biliyorsun artık çünkü giden tam anlamıyla gelemiyor bir daha...
Her kuşun yuvadan uçma vakti gelecekmiş bir gün.O vakit gelmeden anlamak lazım kıymetlerini yuvadakilerin.

http://fizy.com/#s/1lseiv

22 Nisan 2011 Cuma

Anlaşılamamak

Anlaşılamadığımı düşünüyorum çoğu zaman.
Sinirli bi' insan mıyım evet maalesef.Ama yenmek için uğraşmıyor muyum? Kimsenin ummadığı kadar... Ama sanırım yeterli gelmiyor bu insanlara. 
Herkesi anlamaya çalışıyorum fakat ani çıkışlara sahibim.İnsan kendine objektif bakamaz bilirsiniz, ama bu yönden objektif olduğumu düşünüyorum.Özeleştirimi yapabiliyorum.Hee derseniz sonuç ne, sonuçlar yavaş yavaş  kendini belli ediyor.Hümeyra zamanla öğrendi, öğrenecek de kendini aşmayı ama karakter olarak tamamen değişmemi de beklememeli kimse. 
Tek istediğim çok az daha anlayış başka bir şey değil, çok az...

Dersten Kaçmanın Verdiği Suçluluk

Sürekli dersten kaçan bir öğrenci değilimdir ama arada yaptığım kaçamaklar hep suçluluk hissi vermiştir bana.Nedenini bilmiyorum ama istiyorum ki bir dersimden de vicdan yapmadan kaçayım sadece bir derscik çok şey mi istiyorum? :)

21 Nisan 2011 Perşembe

Eksik...

Bir aralar vardı bir blogum ama bir nokta bile yazmamıştım. Bu blogu açmamın sebebi aslında Hümeyra'nın da insancıl yanının olduğunu ya da şöyle mi demeliyim duygusal yanının olduğunu gösterebilmek.
Aslına bakarsanız yazdıklarımı paylaşmayı pek sevmem.Nedenini bilmemekle beraber; duygularımı dökmeyi becerememek ve aynı zamanda beğenilmemek korkuları diye düşünüyorum. Zaten yazdığım her yazıda mutlaka İstanbul oluyor, olacaktır da.Şimdilik tanışma faslı için bu kadar yeter diye düşünüyorum.
 Hayırlar feth ola.. Şerler def ola.. Alınlar ak ola.. Gönüller pak ola.. Aşk ola... Daim ola... Kaim ola.